Haber

Hatay’da Evleri ve Arazileri Kamulaştırılan Depremzedelerin Tepkisi: “Deprem Evlerimizi Başımızın Üstünde Yıkmadı, Devlet Yıkmaya Çalışsa da Biz Buradayız”

HABER: BECERİ BAĞIŞ – Kamera: FURKAN ERDEM

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Hatay merkez ilçe Antakya Gülderen Mahallesi’nde yapılacak olan şehir hastanesi için bazı özel mülklerin kamulaştırılmasına karar verildi. Duruma tepki gösteren Gülderen Mahalle Muhtarı Nevzat Yeral, “Bu ülkede mülkiyet hakkı ne oldu? İnsanlar ikinci bir deprem yaşıyormuş gibi bir kaos yaşıyor” dedi. Mahalle sakini Seyran Ateş, “Evlerimizi deprem yıkmadı ama devlet yıkmaya çalışsa da biz buradayız” dedi.

Antakyaİstanbul’da yapılacak şehir hastanesi için Gülderen Mahallesi’ndeki bazı özel mülklerin acele kamulaştırılmasına ilişkin karar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla 14 Nisan’da Resmi Gazete’de yayımlandı.

Gülederen Mahallesi Muhtarı Nevzat Yeral, bölgede yaşayan halkın gidecek başka yeri olmadığını belirterek; “Çok ağır bir afet yaşadık, birçok insanımız enkaz altında kaldı. Afetten az çok kurtulduk. Ama devlet bu bölgeye konut yapmak istiyor, bizim onlara bir itirazımız yok. Yerlerine yapsınlar. Ancak “Gördüğünüz alanın alanlarını kamulaştıracağız, bu insanlar ne düşünüyor?” diye sorulmadan muhtar olarak bize geldiler. Sokağa mı atacaklar?’ Bizim insanımız bunu bilmiyor” dedi.

“BU ÜLKEDE MÜLKİYET HAKKI NE OLDU? İNSANLAR İKİNCİ SALGIN GİBİ KAOS İÇİNDE YAŞIYOR”

Yeral, “Ben 2012’de imar planını buraya getiren bir insanım. Yani insanlar imar yönetmeliğine göre itiraz edip meskenlerini ruhsatlı olarak yapmışlar. Buralar imarlı. Sorduğumuzda diyorlar ki. , ‘Parasını ödeyeceğiz.’ Bu insanlar parayla yatmayacak.Bu insanlar para.Bu insanlar “Ben bir ev yaptım, hayatım boyunca bir ev yapma fırsatım oldu. Şu anda bana soru sorulmadan, hiçbirimizin haberi olmadan bu evlere el konuldu.” Bu ülkede mülkiyet hakkı mı? İnsanlar ikinci bir depremi yaşamak üzere bir kaos yaşıyor” dedi.

“BU BİZE SALGININ YARATTIĞI RUH YIKIMINDAN DAHA ZOR BİR YIKIMA YOL AÇTI”

Gülderen Mahallesi sakini Seyran Ateş, “Gölcük ve Düzce depremlerini yaşadım. Orada aldığım derslerden sonra gördüğünüz bu evi ben yaptım. Tamamen deprem yönetmeliğine uygun ruhsatlı bir yapı. Yapı çiziksiz duruyor. Depremin verdiği tahribat yetmezmiş gibi, Resmi Gazete’de yayınlanan bir kararname ile gördüğünüz bu benim evim, komşularımın evleri, onlarca hasarsız ev, yüzlerce ailenin evleri, Hızlı kamulaştırma ile şehir hastanesi olarak planlanıyor. Rastgele bir bilgi vermedi” dedi.

“BEŞ KİLOMETRE UZAKTA 2. ŞEHİR HASTANESİ PLANLAMAK FARKLI SENARYOLARI DESTEKLEDİĞİMİZİ GÖSTERİYORUZ”

Kamulaştırma kararının hastane için olduğuna inanmadıklarını belirten Ateş, “Antakya Hastanesi 5 kilometre aşağıya yapılıyor. Yapılan hastaneden 5 kilometre uzağa ikinci bir şehir hastanesinin planlanması planladığımızı düşündürüyor. Acil olarak kamulaştırılan kısımlarda yaklaşık 64 mülk sahibine ait arsa ve mesken bulunmaktadır.Bu meskenler de depremden zarar görmemiş meskenlerdir. En az 5-6 ailenin yaşadığı konutlardır. 500 kişiden bahsediyoruz” dedi.

BİZİ ZORUNLU GÖÇE ZORLAR”

Zorunlu göçe tabi tutulmak istediklerini belirten Ateş, şöyle devam etti:

“Depremin verdiği mağduriyet dışında mevcut evlerimizi, tarlalarımızı, ahırlarımızı, ağaçlarımızı kamulaştırıyor, bizi göçe zorluyor. Yerimiz alındıktan sonra burada çadırlarımızı, eşyalarımızı koyacak yer kalmayacak. Bunu kabul edin. Bu felaket varken devletin üzerinde yaratacağı felaketi kabul edemeyiz. Sonuna kadar.” Deneriz. Ama bizi öldürürlerse ya da hapse tıkarlarsa gideriz. Diyelim ki kabul ettik, deprem bölgesinde kiralayabileceğiniz sağlam bir ev var mı? Yapmamaları için onlardan büyük ricalarda bulunuyoruz.”

“SARGLAMA EVLERİMİZİ BAŞIMIZDA YOK ETMİYOR AMA DEVLET YOK ETMEYE ÇALIŞSA DA BURDAYIZ”

Antakya’da şehir hastanesine ihtiyaç duyacak nüfusun bulunmadığını belirten Ateş, şunları kaydetti:

Deprem Dünyanın sonu kopsa bile burası bizim. Ne olursa olsun buradan gitmiyoruz. ‘Mevcut arsanızı, güçlü evinizi sizden alacağım, halk yararına şehir hastanesi yapacağım’. Antakya’da şu anda şehir hastanesine ihtiyaç duyacak nüfus yok. Acil durumu olan Antakya Hastanesi ve Defne Hastanesi yapılıyor. ‘O nüfus gidince hemen şehir hastanesi yaparım, şahısların mallarına da el koyarım, evlerine el koyarım, mağdur ederim’ zihniyetinde bunu anlamıyorum. Başka illere gitmeyeceğiz. Ne olursa olsun, biz buradayız. Depremden önce de buradaydık, depremden sonra da buradaydık. Deprem evlerimizi yıkmadı ama devlet yıkmaya kalksa da biz buradayız.”

“Devlet 200 dönüm köylüye mi kaldı”

Gülderen Mahallesi’nde besicilik yapan Mehmet Doğru da yaşadıkları bölgeden ayrılmak istemediklerini belirterek, şunları söyledi:

“Depremdeyim. Arazimizi bırakıp bir yere gitmedik. Burada çadırlarda, plastiğin altında yaşıyoruz. Depremden bize bir zarar gelmedi. Devletimiz gelip arazimizi kamulaştırmaya çalışıyor. burada hayvanlar perişan oldu, ahırımız yıkıldı, kimse bize sormadı.O kadar çok hazine yeri var ki, ne kadar tapulu yerleri olursa olsun, fakirler alırsa, büyük zengin kodamanların yanına yaklaşamaz. Arkamızda sahibi yok diye devlet bizim malımıza el koymaya çalışıyor.Aniden gece bir kanun çıkar bir kanun çıkar kamulaştırılır.Ne yapalım,nereye gidelim?Gidecek yerimiz yok. gidecek yer yok nereye götüreceğiz biz yetiştiriciyiz devletin köylüye 200 dönüm toprağı mı kaldı gitmeyeceğiz ölürsek burada öleceğiz toprağımızı bırakmak istemiyoruz önce , canımızı alsın, sonra malımızı alsın.”

“GECE KEPÇE SESİ DUYDUĞUMUZDA UYUMUYORUZ”

65 yaşındaki Azize Ateş, geceleri duydukları kepçe seslerinden korktuklarını belirterek, şunları söyledi:

“Bir aydır gözyaşım kurumadı. Ne huzur kaldı, ne yemek kaldı. Evi yıkacaklar. Yıktırmayacağım. Burada 20 kişi yaşıyor. Onlara ne cevap vereceğim? Biraz almış insanlar. İnsanlığın aklı bunu yapmaz.İnanın kepçe sesini duyunca geceleri uyuyamıyoruz.’Bugün gece üstümüzden mi geçiyorlar?’Kazara çıktık’ diyorlar, ne olur? Herkes gitti dedik biz burdayız ödül verecekler ne yaptılar yerimize geçtiler sen Allah için üzülmüyor musun kabullenelim burdayız

“Yaşım 72. Yazık bu vatandaşa. Uyku bizim gözümüzde değil”

Bir diğer mahalle sakini Süleyman Şimsar, bu kamulaştırma kararının kendileri için ikinci bir deprem etkisi yarattığını belirterek, “İkinci depremi yaşamak istemiyoruz. Para pul pul istemiyoruz. Ben değil bütün köy halkı.Hayvanlarımız var.Evlatlarımız var,evlatlarımız var nereye gideceğiz?Ben 72 yaşındayım.Yazık bu vatandaşa.Uyumak bizim gözümüzde değil” diye konuştu.

“NEHİR KENARINA GİRDİĞİNDEN KONUMU UYGUN DEĞİL”

Gülederen Mahallesi sakinlerinden Dilber Çoban, hastanenin yapılmak istenen alanın dere kenarına geldiğini ve yağışlarda derenin taştığını söyledi.

“Devlet yerlerimize, yerlerimize kamulaştırma yoluyla el koyuyor. Burada zorunlu göçe karşı bizi vatandaşlığa alacaklar, oturacak yerimiz olmayacak. Bahçemizi işleyecek yerimiz olmayacak. Bizi toprağımızdan çıkarmaya çalışıyorlar.” Hastane bahanesiyle vatan.Neden burada ısrar ediyorlar?Konumu uygun değil çünkü nehir kenarına uygun değil.Çünkü en ufak bir yağışta nehir taşıyor. Daha sonra hastane değil farklı amaçlarla kullanılabileceğini düşünüyoruz. Vatanımızı terk etmeyeceğiz.”

Kaynak: ANKA / Yeni

akcakenthaber.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort